Ben Aragonlu Catherine
Küçük yaştan itibaren güçlü bir kraliçe olacağına inandırılan, kaderi siyasi antlaşmalarda yazılanlara
göre belirlenen, bir insan gibi değil de takas edilen bir eşya gibi görülen ve bu yüzden ruhu ve kalbi
paramparça edilen, kendi hayatımın başrolü değil, figüranı olan İngiltere’nin gerçek kraliçesi!..
Ama her şeye rağmen güçlü, zeki ve inatçıydım.
Daima dik durmaya çalıştım. Herkese hoşgörülü ve içten davrandım. Özellikle 8. Henry’e karşı daima
sadık ve sevgi dolu bir eş oldum. Ama bunlar hayatımın bir kâbusa çevrilmesini engelleyemedi.
Benimle ilgili nice kitaplar yazıldı, filmlerdiziler çekildi. Ama hepsi de popüler olmak için hep aynı şey
üzerinde durdu: Anne Boleyn ile 8. Henry’nin arasında hayatı altüst olan bahtsız kraliçe…
İşte bu yüzden şimdi bir de beni benden dinlemenizi istiyorum. Size Prens Arthur öldükten sonra bir
köşeye atıldığım; ama her şeye rağmen mücadeleden vazgeçmediğim gençlik yıllarımdan
sesleniyorum.
Size neden kocamın kardeşiyle evlenmek zorunda kaldığımı,
Size nasıl İspanya Büyükelçisi olduğumu,
İskoçya Kralı 4. James’i savaş meydanında nasıl yendiğimi,
Ve Anne Boleyn’i nasıl alt ettiğimi anlatacağım.
Bu anlattıklarımdan sonra dürüst olmanızı; yaşadığınız bu çağda bile taht ya da koltuk sevdası
yüzünden dinî duyguların nasıl yerle bir edildiğini ve kadınların her toplumda annelik mefhumu
üzerinden nasıl baskı altında yaşadığını kendinize itiraf etmenizi istiyorum.